Kitap Yorumları
JOSE SARAMAGO-KÖRLÜK YORUMUM
Kitap Ağacı Adana grubumla 2018’in son ayında Jose Saramago’dan Körlük kitabını okuduk. Ben kitabın film uyarlamasını on sene önce, 2008 yılında izlemiş ve beğenmiştim. Filmi böyle güzelse kitabı daha iyidir diye düşünürüm genellikle. Bu yüzden Körlük’ten beklentim büyüktü. Kitabın hep olumlu eleştiriler alması da beklentimi artırıyordu.
Körlük, yazardan okuduğum ilk kitaptı. İlk sayfalarda yazarın tarzına alışmam zor oldu çünkü yazar kitabında karakter ismi kullanmıyor. Onları sıfatlarla tanıtıyor ama bunu o kadar iyi yapıyor ki hiçbir zaman kimden bahsettiğini anlamadığınız olmuyor. Yazarın üslubu da kendine özgü. Bir cümle bittiğinde nokta koyup yeni cümleye başlamıyor. Virgüller ile, noktalı virgüllerle onlarca cümleyi birbirine bağlayabiliyor. Bu da sayfalar süren paragraflar demek. İlginç bir şekilde başta biraz bocaladıktan sonra buna da alışıyorsunuz ve okumakta zorlanmıyorsunuz. Sadece kitaba ara vermek istediğinizde nerede duracağınıza karar vermek biraz zor oluyor.
Bir gün adı bilinmeyen bir ülkede, sebebi bilinmeyen bir körlük başlar. Bu körlük insanların etrafını tamamen beyaz görmelerine neden olur ve bulaşıcıdır. Hastalık hızla yayılırken biz de bunun toplum üzerindeki etkilerini okuruz.
Kitap çok etkileyiciydi. Yazardan okuduğum tek kitap olmayacak demiştim ve iki ay içinde yazarın iki kitabını daha okudum. Artık Jose Saramago’nun favori yazarlarımdan biri olduğunu söyleyebilirim. Körlük ve yazarın kalemini şiddetle tavsiye ediyorum.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/02/jose-saramago-korluk.html
Yılmaz Özdil-Mustafa Kemal Yorumum:
Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal’in hayatını anlattığı bir kitabının çıktığını duyduğum anda kitabı okumak istedim. Arkadaşım kitabı almıştı, ben de ondan ödünç alıp okudum ama eğer ondan almasaydım kitabı satın alır gene okurdum.
Son zamanlarda yazar okuyucuları ikiye bölmüş durumda. Bir kısım Atatürk’le ilgili yazmasından memnun, bir kısım ise yazarın Atatürk’ü kullanarak para kazanma derdinde olduğunu düşünüyor. Eğer gündemi takip ettiyseniz kitabın 2500 lira değerinde baskısının çıktığını duymuşsunuzdur. Bu olay ikinci grubun sesinin daha çok çıkmasına neden oldu.
Ben kendi adıma Atatürk’le ilgili kitapları okumayı sevdiğimi söylemek istiyorum. Mümkün olduğunca farklı yazarlardan onu okumaya çalışıyorum. Mesela şimdi İlber Ortaylı ve İpek Çalışlar’ın kitaplarını okumak istiyorum. Bir de onlardan dinlemek isterim Atatürk’ü.
Kitapla ilgili okuduğum yorumlarda en çok eleştirilen konulardan birinin kitapta kaynakça olmaması olduğunu gördüm. Bu konudaki eleştirilere hak verdim. Atatürk’le ilgili çok kitap okumama rağmen onunla ilgili ilk kez duyduğum bilgiler vardı kitapta ama yazarın bu bilgileri nereden aldığını öğrenemiyoruz. Bu da ister istemez doğru mu değil mi tartışmasına sebep oluyor. Keşke yazar kitabında derlediği bilgileri nereden aldığını yazsaydı. Kaynakça konusunda Turgut Özakman çok iyidir mesela. Şu Çılgın Türkler kitabında onlarca sayfa dipnot vardır. Bu kitapta da gözüm dipnot aradı.
Sonuç olarak herkesin okumasını isteyeceğim bir kitap Mustafa Kemal. Eğer yazara bu kitap üzerinden para kazandırmak istemiyorsanız bir arkadaşınızdan ya da kütüphaneden ödünç alıp okuyabilirsiniz.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/02/ylmaz-ozdil-mustafa-kemal.html
Elif Şafak-Araf Yorumum:
Araf’ın konusunu Amerika’ya eğitim için gitmiş dünyanın dört bir yanından insanların kesişen hayatları olarak tek cümleyle özetleyebilirim. Bu isimlerin arasında bir Türk de var. Yazar, kendi eğitim hayatında karşılaştığı kişilerden ve olaylardan esinlenerek yazmış romanını. Kitabın sonundaki yazarla röportajdan bunu anlıyoruz.
Farklı ve orijinal karakterler okumak keyifliydi ama kitap biraz depresif. Kasvetli de diyebiliriz. Eğer bu tarzı sevmiyorsanız ya da bu aralar uygun ruh halinde değilseniz uzak durmanızı öneririm.
Benim için Elif Şafak’tan ortalarda bir kitap oldu Araf. Ne çok sevdim ne de nefret ettim diyemem. Yazarla henüz tanışmamışsanız bana göre daha başarılı olan Aşk, Baba ve Piç ya da Bit Palas romanlarından biriyle başlamanızı öneririm.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/03/elif-safak-araf.html
Reşat Nuri Güntekin-Akşam Güneşi Yorumum:
Reşat Nuri Güntekin benim en sevdiğim yazarlardan biridir. Birçok kitabını bloğumu açmadan önce okuduğum için bloğumda yorumları yok.
Sizde de oluyor mu, bazen bir yazarın birçok kitabını arka arkaya okuyorum, sonra o yazara yıllarca ara veriyorum. Reşat Nuri’de de böyle oldu. Elimdeki kitaplarını bitirdim, yeni kitabını almadığım için birkaç yıldır yazarı okumuyordum. Tabii bunda İnkılap Yayınevi’nin aşırı pahalı fiyat politikasının da etkisi oldu. Mesela birazdan yorumunu yazacağım Akşam Güneşi’nin etiket fiyatı 50 lira. Kitabın piyasada kısaltılmış hali de satılıyor ama ben kitapların orijinal hallerini okumak istediğim için tercih etmedim. Daha kısa ve uygun olsun derseniz siz tercih edebilirsiniz.
Akşam Güneşi klasik bir Reşat Nuri kitabı. Yazarın kitaplarının şu şekilde açılmasına bayılıyorum. Önce bir karakter tanıtılıyor bize. Onun ilginç bir hayatı olduğu hissettiriliyor. Sonra o karakterin ağzından ya da kaleminden onun öyküsünü okumaya başlıyoruz ve görüyoruz ki hiçbir şey düşündüğümüz gibi değil.
Akşam Güneşi’nde de Nazmi’nin öyküsünü okuyoruz. Yazarın tarzına aşina olanlar kitabın ilerleyişinde doğru tahminlerde bulunabilirler. Mesela ben karakterin kime âşık olacağını en başta tahmin ettim. O dönemin romanlarında sıkça kullanılan bir aşk öyküsü işlenmiş. Tabii bu kitabı keyifle okumanıza engel değil. Anlatılan aşk öyküsü günümüzde pek hoş karşılanmasa da yazıldığı dönemde örneklerine sıkça rastlandığı için hoş görülebilir diye düşünüyorum. Dediğim gibi o dönemde geçen birkaç romanda daha benzer öyküler okumuştum.
Kitabın orijinal diline sadık kalınmış. Günümüzde kullanılmayan kelimelerin ise Türkçeleri sayfanın altında verilmiş. Kitabı bu şekilde okumak büyük kolaylıktı.
Yalnız bendeki kitapta baskı hatası vardı ve kitabın 30 sayfası yoktu. Fotoğraftan da görebilirsiniz. O otuz sayfa ise karakterin âşık olduğunu fark ettiği sayfalarmış. Yani anlayacağınız en önemli yerleri okuyamadım. Yayıneviyle iletişime geçeceğim. Umarım bu durumu telafi ederler.
Bana yazarın kalemini ne kadar sevdiğimi ve özlediğimi hatırlattı Akşam Güneşi. Şimdi ara vermeden yazarın Dudaktan Kalbe kitabını okumak istiyorum. Eğer siz henüz Reşat Nuri okumamışsanız mutlaka en kısa zamanda yazarın kitaplarıyla tanışmalısınız. Hepsi birbirinden güzel ve etkileyicidir.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/03/resat-nuri-guntekin-aksam-gunesi.html
Doğan Cüceloğlu-Öğretmenim Bir Bakar Mısın?
Doğan Cüceloğlu’nun öğretmenlikle ilgili bir kitap çıkardığını duyunca okuldan arkadaşlarımla kitabı okumaya ve konuşmaya karar verdik. Yayınevinden toplu alışveriş yaptığımız için kitaplarımız hem indirimli hem de yazardan imzalı olarak elimize ulaştı.
Normal, sıradan devlet okullarında okumama rağmen karşıma hep iyi öğretmenler çıkmıştır. Hatta en iyileri de ya Türkçe öğretmeniydi ya da edebiyat öğretmeni. Büyük ihtimalle onlara olan sevgim sayesinde derse, alana ilgim arttı ve ben de Türkçe öğretmeni oldum ama ilerleyen zamanlarda çevremdeki insanlarla konuştukça gördüm ki herkes benim gibi şanslı değilmiş. Çok kötü öğretmenlerle ders yapmak zorunda kalmış birçok insan var. Öyle ki anlattıklarını duyunca bu gerçek olabilir mi diye tereddüde düşüyorum.
Maalesef Sevgili Doğan Cüceloğlu da bu olumsuzluğu doğruladı. Kitabında yararlanmak için okuyucularından kendilerini etkileyen öğretmenleri ve onlarla yaşadıkları anılarını yazmasını istemiş. Gelen mektuplar için şöyle diyor: “Gelen mektupların %30’u mutlu ne var ki geri kalan %70’i mutsuz anıları anlatıyordu.”
Ben ortalama bir öğretmen olduğumu düşünüyorum. Ne çocuklara travma geçirtecek kadar kötü ne de asla unutmayacakları, hayatlarını değiştirecek kadar iyi. Her zaman daha iyisi ve kötüsü olmak mümkün. Kitaptaki örneklerden ve yazarın tavsiyelerinden yola çıkarak kendimizi geliştirebiliriz. Tabii günlük hayatın koşturmacasından bu idealleri korumak her zaman kolay olmuyor. Bu yüzden ara ara bu tarz kitaplar okuyup motivasyonu korumak lazım. Bütün öğretmen arkadaşlarıma önerimdir.
NOT: Kitaptan farklı kitap tavsiyeleri de aldım. Cüceloğlu, Dr. Özgür Bolat’ın Beni Ödülle Cezalandırma kitabının okunmasını tavsiye ediyor ve ekliyor: “Türk eğitim sistemiyle ilgilenen herkesin okumasında yarar gördüğüm bir kitap: Pasi Sahlberg-Eğitimde Finlandiya Modeli.” İkisini de okuma listeme ekledim.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/03/dogan-cuceloglu-ogretmenim-bir-bakar-msn.html
Jose Saramago-Görmek Yorumum:
Kitap Ağacı Adana grubumla aralık ayında Körlük’ü okumuş ve çok beğenmiştik. Bu nedenle kitabın devamı niteliğinde olan Görmek’i de hemen okumak istedik.
Kitabın arka kapağı kitabın konusunu çok güzel özetlemiş, merak edenler arka kapak yazısını okuyabilir.
Yazarın en bilinen ve en çok okunan iki kitabından biri Görmek. Dediğim gibi Körlük’ün devamı olarak geçiyor ama ilk sayfalarda hemen bağlantıyı kuramıyorsunuz. Bunun için biraz sabırlı olmalı ve kitabın yarısına gelmelisiniz. Sonrasında iki kitap çok güzel bir şekilde birleşiyor. Bu arada Körlük’le ilgili yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
Körlük beni ilk sayfalardan itibaren yakalamıştı ama Görmek’in içine girmem biraz zaman aldı. Bunun sebebi kitabın siyaset, seçim vb. konuları ele alması. Bu tarz konular hem ilgimi çekmiyor hem de okurken sıkılıyorum. Ancak hayali ülkeyle bizim ülkemiz arasında birçok konuda benzerlikler olduğunu görmek beni etkiledi. Eğer kitabı okursanız eminim bu benzerlikleri siz de fark edeceksiniz.
Yazarın kendine has üslubu Görmek’te de varlığını sürdürüyor. Yani karakterlerin isimlerinin olmaması, cümlelerin virgüllerle birbirine bağlanıp sayfalarca sürmesi gibi özelliklerden bahsediyorum. Eğer yazarı okumadıysanız ve nasıl yazdığını anlamak istiyorsanız. Altını çizdiğim cümleleri okuyabilirsiniz. O cümleler size bir fikir verecektir.
Jose Saramago beni okuduğum her kitabıyla biraz daha fazla etkilemeyi başarıyor. Eğer yazarla henüz tanışmayanlar varsa mutlaka en kısa zamanda yazarı okumalısınız. Körlük başlangıç için doğru bir tercih olacaktır.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/03/jose-saramago-gormek.html
Karl Ove Knausgaard-Âşık Bir Adam Yorumum:
Karl Ove Knausgaard’ın bütün dünyada çok okunan ve çok tartışılan Kavgam serisinin ikinci kitabı Âşık Bir Adam’ın yorumuyla geldim. Öncelikle serinin kitaplarını ve okunma sırasını yazayım:
Kavgam serisinin okunma sırası:
1. Kavgam
2. Âşık Bir Adam
3. Çocukluk Adası
4. Karanlıkta Dans
5. Bahar Yağmurları
6. Çevrilmedi
Yazar hayatını bu altı kitapta tüm çıplaklığıyla anlatmış. Hani otobiyografi kitaplarında yazar acaba ne kadar dürüst, ne kadar şeffaf diye düşünürüz ya, Karl Ove olabileceği kadar açık. Hatta bazen kendimi yazarın karısı, annesi, dostu vb. yerine koyuyorum da kendi ve benim hakkımda bu kadar açık olmasını istemezdim sanırım.
Âşık Bir Adam’da yazar karısıyla olan ilişkilerini anlatmış. Aşk hikâyelerini okumayı sevdiğim için bu kitabı ilk kitaptan daha çok sevdim ama bazen ben bu kitabı niye okuyorum duygusu yaşamadım değil. Yazarın hayatını öğrenmesem de olur diye düşündüm ama elimde serinin ilk üç kitabı olduğu için hepsini okumaya kadar verdim. Seriye devam edip etmemeye üçüncü kitaptan sonra karar vereceğim.
Yazarın hayranlarının da çok olduğunu ekleyerek seri hakkındaki yorumu size bırakıyorum. Eğer risk almak istemezseniz kitabı kütüphaneden ya da bir arkadaşınızdan ödünç alarak okuyabilirsiniz. Severseniz devamını getirirsiniz.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/03/karl-ove-knausgaard-ask-bir-adam.html
Chuck Palahniuk-Tıkanma
Chuck Palahniuk adı belki size bir anlam ifade etmeyebilir ama yazarın Dövüş Kulübü kitabını duymayan yoktur. Kitabı okumasanız bile filmini izlemiş ya da duymuşsunuzdur. Tıkanma, Dövüş Kulübü’nden sonra yazardan okuduğum ikinci kitap oldu.
Dövüş Kulübü benim en sevdiğim filmdir. Ben önce filmini izledim, sonra kitabını okudum. Hem filmi hem kitabı çok başarılıydı. O günden beri yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyordum ama kısmet bugüneymiş.
Yazarın kitapları Yeraltı Edebiyatı dediğimiz türe giriyor. Yani bolca şiddet, küfür, cinsellik ve insanı rahatsız edecek, edebilecek birçok öge barındırıyor. Bu yüzden en başta uyarımı yapayım, hassas bir okuyucuysanız ve bu tarz ögeler sizi rahatsız edecekse yazarın kitaplarından uzak durmanızı öneririm.
Tıkanma’nın yazarının kim olduğunu bilmesem bile kitap Dövüş Kulübü’nü andırıyor diye düşünürdüm. Yazar, kendisini tanıtacak kadar belirgin bir üsluba sahip.
Bir dönem ülkemizde yasaklanan yazar, benim favorilerim arasına girdi. Diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/03/chuck-palahniuk-tkanma.html
Harper Lee-Bülbülü Öldürmek ve Tespih Ağacının Gölgesinde
Kitapların yorumuna geçmeden önce kitaplarla ilgili ilginç bulduğum bilgileri vermek istiyorum. Harper Lee aslında önce Tespih Ağacının Gölgesinde kitabını yazıyor ama yayıncısının önerisiyle bu kitabın öncesini anlatan bir kitap yazıyor. 1960’da Bülbülü Öldürmek çıktığı zaman büyük başarı elde ediyor. 1961 yılında yazara Pulitzer ödülünü kazandırıyor. Bir sene sonra kitabın uyarlandığı film de Oscar kazanıyor ama yazar başka bir kitap yazmıyor. Hatta röportaj bile yapmayıp kendi kabuğuna çekiliyor. Kitabın devamı olan Tespih Ağacının Gölgesinde’yi tam 55 yıl sonra 2015’te çıkarıyor. Yazar, 2016 yılında hayatını kaybediyor.
Bülbülü Öldürmek bir çocuğun gözünden yazılmış. Tespih Ağacının Gölgesinde ise ilk kitapta anlatılan olayların 20 sene sonrasını anlatıyor. Anlatıcımız Jean-Louise büyümüş, avukat olmuş, çocukluğunun geçtiği kasabaya dönüşünü okuyoruz. Tabii ne kendi, ne tanıdıkları ne de kasabası çocukluğunda bıraktığı gibi.
Nette baktığım yorumların büyük kısmında ilk kitabın çok sevildiğini, ikinci kitabın ise hayal kırıklığı yarattığını okudum. Ben de ilk kitabı daha çok sevdim. Hem çocuk bakış açısıyla yazılması hem de heyecanlı olayların anlatılması kitabı sürükleyici hale getirmiş. Devam kitabında ise, ilk olarak ilk kitapta çok sevdiğim bir karakterin ölmüş olmasını okumak beni şoke etti. Çocukluğunu sevdiğim Jean Louise’in dönüştüğü genç kadından hoşlanmadım ve bu kitapta olay açısından çok az şey oldu. Yine de ilk kitabı okuyanların serinin nasıl sonlandığını görmesi açısından bu kitabı da okuması gerektiğini düşünüyorum.
Kitap ilginizi çekmediyse bile 3 Oscar ödüllü, IMDB’nin en iyi 250 film listesinde 98.sırada yer alan 1962 yapımı film uyarlamasını mutlaka izlemenizi öneririm.
(Bülbülü Öldürmek) ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Sıfatları kaldırırsan geriye gerçekler kalır.
2. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır.
(Tespih Ağacının Gölgesinde) ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Kimi seversen sev ama kendi denginle evlen.
2. Doğru olmadığı sürece bana edilen her lafı kaldırabilirim.
3. Herkese eşit haklar, kimseye özel ayrıcalıklar.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/03/harper-lee-bulbulu-oldurmek-ve-tespih.html?showComment=1553943218870#c2270207338140699951
Erich Kastner-Uçan Sınıf Benim ve Öğrencilerimin Yorumu
Sarıçam Kitap Okuma Şenliği’nde 7.sınıf için seçilen kitaplardan biriydi Uçan Sınıf.
Yılbaşı yaklaşırken bir erkek yatılı okulundaki öğrencilerin maceralarını okuyoruz. Okulda her çeşit öğrenci var. Onları ve aralarındaki ilişkiyi okumak çok keyifliydi. Her ne kadar çocuk kitabı olarak geçse de ben de severek okudum. Bana yer yer Hababam Sınıfı’nı hatırlattı. Kitapta çok güzel mesajlar da vardı. Ortaokul çağındaki çocuğunuza gönül rahatlığıyla okutabilirsiniz. Hatta siz de onunla beraber okuyun derim.
7.sınıf öğrencilerimin kitapla ilgili yorumları şu şekilde:
Gamze: Kitabı, karakterleri ve konusunu kendime çok yakın buldum ve bu yönünü beğendim. Johny Trotz’dan daha fazla bahsedilmesini isterdim.
Ebru: Kitap çok güzel ve akıcıydı. Arkadaşlar arası dayanışmayı çok sevdim.
Fatma: Bence yılbaşında oynanan Uçan Sınıf oyunundan daha uzun şekilde detaylarıyla bahsedilmeliydi. Kitapta genel olarak Matthias ve Uli’den bahsediliyor. Biraz da Sebastian, Johnny ve Martin’den bahsedilmeliydi.
Zeynep: Eğlenceli kitaptı. Ben çok beğendim ama sadece İngilizce isimler olduğu için bazen isimleri karıştırdım.
İrem: Kitabın başında yazarın, kitabı nasıl yazdığını anlattığı yer çok uzundu. Robert Uthofft’ın lakabının “Sigara İçmez” olması çok hoşuma gitti.
Ali: Sürükleyici, insanı başka diyarlara götüren bir kitap. Komik, eğlenceli, çılgın bir sınıf. Türklerdeki Hababam Sınıfı’na benziyor.
Naim: Kitap sürükleyici ve okudukça okunmak istenen bir kitap. Yazar kitapta öğüt verici cümleler kurmuştur. Bazı yerlerinde insana ilham veren noktalar var.
Alican: Kitap güzeldi ama macerası azdı.
Yusuf: Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan biri diyebilirim.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/04/erich-kastner-ucan-snf-benim-ve.html
İnci Aral’dan İki Deneme Okudum
Ocak ayındaki Çukurova Kitap Fuarı’ndan İnci Aral’ın deneme ve öykü kitaplarını çok uygun bir fiyata almıştım. Onları yavaş yavaş okumaya başladım. Bir deneme sever olarak ilk tercihim yazarın deneme kitapları oldu.
Yazar bu iki kitapta gazete ve dergilerde yazdığı yazılarını toplamış. Kitaplar farklı bölümlere ayrılmış. İçlerinde kitap eleştirileri, kitap önerileri, yazarın kitaplarını nasıl yazdığının öyküleri ve anıları gibi bölümler yer alıyor. Ben özellikle iki bölümden çok hoşlandım. Bir yazarın kaleminden başka bir yazarın kitabının eleştirisini okumaktan ve yazarın kitap tavsiyeleri vermesinden. Yazarların önerdikleri kitaplar benim için ayrı bir önemde oluyor.
İnci Aral’ın kalemini ve deneme türünü seven kişilere indirimle çok uygun fiyata alabilecekleri bu iki kitabı da öneriyorum.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/04/inci-araldan-iki-deneme-okudum.html
TDK Derleme-Güzel Yazılar Mektuplar
Bu kitapta adı üstünde ünlü edebiyatçıların birbirlerine ve ailelerine yazdıkları mektuplar derlenmiş. Bazı isimlerin bir mektubuna yer verilirken bazı isimlerin birkaç mektubu seçilmiş. Çoğunluğu edebiyatımıza yön veren ünlü isimlerdi ama aralarında benim ilk kez duyduğum isimler de vardı. Serinin diğer kitapları gibi( Güzel Yazılar Denemeler, Güzel Yazılar Röportajlar vb.) bu kitabı da zevkle ve merakla okudum. Zaten mektup, en sevdiğim edebi türlerden biridir.
Kitap fuarlarında TDK’nin yaptığı %50 indirimle çok uyguna bulabileceğiniz bu seriyi kaçırmayın derim. Deneme, öykü, roman, röportaj, gezi, anı… Hangi türü seviyorsanız o türün en güzel örneklerini bir arada okuyabilirsiniz.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. “Kâmil insan yalnız yaptığı fenalıktan değil, yapabildiği hâlde, yapamadığı iyilikten de mesuldür.” Abdullah Cevdet.
2. “Ne odunmuş babanız, olmadı bir baltaya sap!
Ona siz çekmeyiniz, sonra ateştir yolunuz.
Meşe halinde yaşanmaz, o zamanlar geçti;
Pek de incelmeyiniz, sade biraz yontulunuz.” Mehmet Akif Ersoy.
3. “Tahsilde muvaffak olmak için en iyi usul, okumaktan zevk almaktır.” Ziya Gökalp
4. “Bilirsin ki şiir kadın gibi meşgul olunmak istiyor, uğraşırsan oluyor.” Ahmet Hamdi Tanpınar.
5. “Orhan Veli şimdi yaşasa İstanbul’u öyle rahat dinleyemezdi. Kazma kürek ve otomobil sesleri dolardı kulaklarına.” Seyfettin Başçılar.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/04/guzel-yazlar-mektuplar.html
Gülten Dayıoğlu-Suna’nın Serçeleri Benim ve Öğrencilerimin Yorumu
Geçen sene ilçemizde ortaokul öğrencileri arasında bir kitap okuma yarışması düzenlenmişti. Bu etkinliği bloğumdan duyurmuştum. Detaylarını blogumdan okuyabilirsiniz.
Gülten Dayıoğlu’nun Suna’nın Serçeleri kitabı 6.sınıflar için seçilen kitaplardan biriydi. Öğrencilerimle birlikte kitabı okuduk ve yorumladık. Önce kendi yorumumu yazacağım, sonra 6.sınıf öğrencilerimin yorumlarını okuyacaksınız.
Suna’nın Serçeleri kitabı iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm kitaba adını veren Suna’nın Serçeleri öyküsünü kapsıyor. Bu öykü de içinde birbirinden farklı öyküler barındırıyor. Kitabın ikinci kısmında ise “Öykü Demeti” diye bir bölüm var. Burada da yine kısa kısa öyküler yer alıyor. Yani kitabımızda birçok farklı konuda yazılmış öyküler var.
Kitabın bazı öykülerini severek okudum ama bazı öykülerden hoşlanmadım. Çocuklara yanlış mesajlar verdiğini düşünüyorum. Küçük çocukların okudukları kitaplardan ne kadar etkilendikleri düşünülürse konularda ve anlatımda daha dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Bazı öyküler de çocukları korkutacak, ürkütecek kısımlar içeriyordu. Bu nedenle benim çok da tavsiye etmediğim bir kitap oldu Suna’nın Serçeleri. Yazarın ne kadar başarılı bir çocuk kitabı yazarı olduğu düşünülürse çocuklar için diğer kitaplarına şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Benim düşüncem bu şekildeydi. Bakalım öğrencilerim ne düşünmüş:
Gülbahar: Kitap çok güzeldi. Suna’nın kuşlara isim takması çok hoşuma gitti. Kuşları ben de severim.
Elif: Ben kitabı beğendim ama içinde çok fazla öykü vardı.
Cengiz: İçindeki öyküler çok kısaydı ve sayısı çok fazlaydı.
İlknur: Kitabı sevdim ama bazı bölümlerini çok saçma buldum. En çok Cüce Cin öyküsünü sevdim.
Sude: Bence güzel bir kitap değildi. Yarısına kadar okudum. Okurken çok sıkıldım. Öyküler çok çocuksuydu.
Hasan: Çok hayal ürünü yerler vardı ama genellikle çok güzel bir kitaptı.
Nisa: Kitabı beğendim ama çok fazla ölüm var. Sadece ölümleri beğenmedim. Bazı saçma yerler de vardı.
Ali Nuri: Kitap çok güzeldi. Bütün öyküleri sevdim ama bütün öykülerin sonu ölümle bitiyordu. Bu yanını sevmedim.
Zeynep: Kitabı beğendim, akıcıydı ama sonunun çok çabuk ve suna hakkında bilgi vermeden bitirilmesi kötü olmuş.
Öykü: Ben kitabı sevdim, güzeldi. Ben olsam kitabı aynı şekilde yazardım. Kitabın ikincisi olsa okurdum.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/05/gulten-dayoglu-sunann-serceleri-benim.html
Canan Karatay-Anne Adayları ve Hamileler İçin Karatay Diyeti
Canan Karatay ve söyledikleri ülkemizde sık sık tartışılıyor. Ben birkaç yıl önce Karatay Diyeti kitabını okumuştum. Hamile kalınca da Hamileler İçin Karatay Diyeti kitabını aldım okudum. Ben Karatay’ın fikirlerine katılan gruptanım ama biliyorum ki sağlıklı beslenme ve kilo verme konusunda bazı değişmez kurallar olsa da çoğunlukla kişiye özel konular bunlar. Bana iyi gelen beslenme başka birine yaramayabilir ya da birini kolaylıkla zayıflatan yol bana uymayabilir. Bu yüzden herkesin kendine uygun yöntemi bulması gerekiyor. Bu da araştırarak olabilir, sonrası deneme yanılma.
Tabii bir de bilmek ve uygulamak arasındaki fark var. Kitapta yazan bilgiler aklıma yatıyor, doğru olduklarını düşünüyorum ama bu bilgileri hayatına katabilmek ayrı bir beceri istiyor. Bu yorumu hamileliğimin son günlerinde yazıyorum. Normalde boğazını tutmakta sıkıntı yaşayan biri olarak hamileyken beslenmeye dikkat etmekte daha çok zorlanıyorum. Neyse ki hamileliğimin başlarında iştahım yoktu da sadece son iki ay kendimi frenlemek zorunda kaldım. İştahı iyi olan hamilelere kolaylıklar diliyorum.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. “Gebelik sırasında yetersiz beslenme de bebeği başka hastalıklara maruz bırakabiliyor. 2,5 kilonun altında doğan bebeklerin ileriki yaşamlarında diyabet, hipertansiyon ya da koroner kalp hastası olma olasılıkları, normal kilo ile doğan bebeklere oranla 10 kat fazla.” Ahmet Aydın.
2. “Gebelik sırasında anneden cenine aktif Omega-3 transferi oluyor. Bu durum annenin Omega-3 depolarını ciddi olarak tüketiyor ve doğum sonu depresyonuna yol açabiliyor. 23 ülkede 14.532 kişi üzerinde yapılan çok merkezli bir çalışmaya göre, balıkyağı alan ya da balık tüketen kadınlarda doğum sonu depresyon belirgin olarak daha düşük bulunmuş.” Ahmet Aydın.
3. Hamilelikten en az 6 ay önce yaşam biçiminizi değiştirin.
4. Gebelikte kan şekeri değerleri hedefi ortalama şöyle olmalıdır:
Açlık kan şekeri değeri: 92-125 mg/dl arasında
1-2 saatlik tokluk kan şekeri değeri: 140 mg/dl
5. Gebelik şekerini, 12 saat açlık ve 2 saat tokluk kan şekeri ölçülerek basit ve kolay şekilde tespit etmek mümkün olabilir.
6. Kalori hesabını bırakmalıyız! Kalorinin geldiği yiyeceklerin kaynağı, kaynağın cinsi, kaynağın doğallığının bozulmamış olması her açıdan daha önemlidir.
7. B12 normal değerleri 800-1200 pg/ml olmalıdır. Eksikliğinde baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk ve solukluk gibi genel olan şikâyetler ortaya çıkabilir.
8. Emziren annelerin sütünü artıran besinlerin başında ayran, boza, kefir gibi mayalı içecekler, yoğurt ve turşu gibi mayalı yiyecekler, mercimek, fasulye, börülce, barbunya gibi kuru baklagiller gelmektedir.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/05/canan-karatay-anne-adaylar-ve-hamileler.html
İskender Pala-Od
İskender Pala okumayı çok istediğim, kitaplarını çok merak ettiğim ama dilinin ağırlığı yüzünden gözümü korkutan bir yazardı. Bu yüzden yazarın elimde olan birkaç kitabını yıllardır bekletiyordum. Od, yazarın en çok okunan ve beğenilen kitaplarından biri olunca yazarı okumaya onunla başlamaya karar verdim. Şimdi iyi ki okumuşum diyorum.
Od, Yunus Emre’nin hayatını anlatan bir kitap. Kitapta gerçek kişiler ve olaylar yer alıyor ama kurgusal yerler de var. Gerçek ve yazarın hayal gücü iç içe geçmiş. Kitabın dili korktuğum gibi ağır değildi. Okunması kolay, akıcı ve etkileyici bir dille yazılmıştı. Yazarın Yunus Emre’yi anlattığı kitabının dilini bilerek herkesin okuyabileceği sadelikte yazdığını düşünüyorum.
Kitapta çok hoş cümleler vardı. Bu yüzden birçok cümlenin altını çizdim.
Kitabın sonunda Yunus Emre’nin hayatını anlatan bir CD de vardı.
Od, Yunus Emre’nin hayatından hiç bilmediğim detayları öğrendiğim, İskender Pala korkumu yendiğim ve güzel bir okuma gerçekleştirdiğim bir kitap oldu. Herkese gönül rahatlığıyla öneririm.
https://suleuzundere.blogspot.com/2019/05/iskender-pala-od.html