Kitap Yorumları
Kağıttan Kentler - John Green
---
Evvelce okuduğum ("Aynı Yıldızın Altında" ve "Alaska'nın Peşinde") John Green kitapları gibi akıcı, eğlenceli, hüzünlü ve şaşırtıcı.
John Green kitapları birbirine benziyor aslında. Bu kötü bir şey değil. Ağzımızdaki John Green tadı bozulmadan farklı dokularda kitaplar okuyabiliyoruz: Aynı tat farklı doku.
Sıradan bir genç ve onu etkileyen sıra dışı diğer bir genç. Bu iki ana roman kişisini destekleyen birbirinden farklı yan karakterler. Eğlenceli diyaloglar. Yüzeyin altına erişebilen fikirler. Fikirlerle desteklenen ritüeller. Bunlar okuduğum her John Green kitabında tekrar ediyor ve okuması çok keyifli.
Daha çok "Alaska'nın Peşinde"ki Alaska'ya benzeyen gizemli bir kız var bu kitapta: Margo Roth Spiegelman. Herkesin sevdiği ve kıskandığı o havalı kızlardan. Ana roman kişimiz Quentin Jacobsen ile bu kız komşu. Aralarındaki elle tutulur yegane bağ küçükken yaşadıkları sarsıcı bir olay. Daha sonra Margo o havalı kıza dönüşmüş, Quentin de ona ancak uzaktan bakabilen sıradan bir lise öğrencisine.
Bir gün Margo pat diye Quentin'in penceresinde beliriyor ve onu bir maceraya davet ediyor. Sık sık küçük delilikler yapan Margo için bu çok doğal ama tekdüze hayatının rahatlığında mutlu mesut yaşayan Quentin için çılgınlık. Bu macera birbirlerine olan bakışlarını değiştiriyor ama hala birbirlerinin içini göremiyorlar.
Ertesi gün Margo ortadan kayboluyor ve bu kayboluşun arada sırada yaptığı çılgınlıklardan farklı olduğu anlaşılıyor. Quentin, Margo'nun kendisi için bıraktığı ipuçlarıyla onu aramaya karar veriyor. Bu kararına arkadaşları da destek oluyor ve dört genç, bulunmak isteyip istemediğini bilmedikleri Margo'nun peşine düşüyorlar. Her yolculuk gibi bu da bir iç yolculuğa dönüşüyor ve herkes kendisine ve diğerlerine dair bir şeyler öğreniyor.
Çevirisi ve editörlüğü şahane. Birebir karşılaştırmadım ama İngilizcesine baktığım kısımlarda hiçbir çeviri sorunuyla karşılaşmadım. Çevirmen Banu Talu, editör Çiçek Eriş ve düzeltmen Sibel Yıldız'ın zihinleri dert bulmasın, ellerine sağlık.
Ölüm Kadar Basit - Peter James
Her şey bir şakayla başladı..
Körkütük sarhoş bir adam dört arkadaşı tarafından canlı canlı bir tabuta konularak bir mezara bırakıldı..
Tabutta hava alması için bir delik ve iletişim sağlaması için bir telsiz vardı.
Bir süre sonra da gelip arkadaşlarını alacaklardı.
Ama hesapta olmayan bir trafik kazasında hepsi öldü.
Telsiz kayboldu..
Adamın o tabutta olduğunu onlardan başka bilen yoktu..
Polisin elinde dört ceset vardı ve tabuttaki adam artık ardında hiçbir kanıt bırakmadan ortadan kaybolan bir şüpheliydi..
Sayın @nuraydurmusss'un önerisi ve yukarıdaki tanıtım yazısı nedeniyle Peter James ile tanışmış oldum. Su gibi akıveren, sıkılmanıza fırsat vermeyen çabucak okunan bir roman. Kesinlikle vasatın üstü bir polisiye, özellikle kurgusu çok iyi. Bana göre olumsuz yönü finali.
Michael Connelly-Kara Buz
Connelly'ın kitaplarını her ay kronolojik olarak okumaya karar vermiştim ve yazarın ikinci kitabı #Karabuz'u az önce bitirdim..
Sevmedim..
Bu kitap beni çok zorladı.Anlatımı beni sarmadı ve tasvirleri beni bunalttı..Bırakıp bırakmama arasında gidip geldim..
Puanım: 5/10
Suflör - Donato Carrisi
Sayın @nuraydurmusss'un tavsiyesi üzerine okuduğum, orijinali İtalyanca olan bu kitap, hızlı, tempolu, ürpertici bir gerilim filmi gibiydi. Kolay anlaşılmayan, biraz konsantrasyon gerektiren, başladığınızda da sizi esir alan bir kitap. Yazar seri katil(ler) kavramına değişik bir tanımlama getirmiş (vekaleten seri katil). Kitapta işlenen suçların kanlı ayrıntıları değil, arka planda yer alan kötülük beni dehşete düşürdü. Duygusal olsun veya olmasın okuyanı rahatsız edecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Olumsuz yönleri, medyumdan yararlanılması ve finalinin tatmin edici olmaması. Fakat bunlar bile kitaba gölge düşürememiş. Amerika ve kuzey polisiyelerine harika bir alternatif.
@nuraydurmusss: Kara Buz konusunda seninle hemfikir olmakla birlikte sorunun yazardan değil, çevirmenden ve yayınevinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Kurt Gölü-John Verdon; John Verdon kitaplarının meşhur dedektifi Dave Gurney' in kitabın baş kahramanı olduğu, bu defa konuya bir psikiyatristin de dahil edildiği bir solukta okunacak bir kitap. Her John Verdon okuru, "Aklından Bir Sayı Tut" ile kıyaslar serinin diğer kitaplarını. 5 kitaplık seride beni heyecanlandıran bir kitaptı Kurt Gölü.
Kısaca konusu şöyle;
Gördüğünüz bir kabus, cinayet silahı olarak kullanılabilir mi? Ãlkenin farklı yerlerinde yaşayan dört kişinin tek ortak noktası; aynı rüyayı gördüklerini ve bu rüyada kurt başlı bir hançerle öldürüldüklerini söylemiş olmalarıdır. Dördü de bu ifadelerinden hemen sonra, bilekleri kesilmiş halde bulunur ve yanı başlarında hepsini ölüme götüren kurt başlı bir hançer duruyordur. Onları intihara götüren bu kabuslar mıydı?Bir anda tüm dikkatler, ürkütücü atmosfere sahip Kurt Gölü diye bilinen yerde, hipnoz terapileri yapan Psikolog Richard Hammond'a yönelir. Her bir kurban ölmeden kısa bir süre önce Hammond ile Kurt Gölü'nde hipnoz terapisi görmüştür.Kurt Gölü'nün şeytani esrarengizliğinde en az onu tuzağa düşüren kar fırtınası kadar acımasız olan düşmanları, ne pahasına olursa olsun Gurney'i gerçeklerden uzak tutmaya kararlıdırlar. Duygusal açıdan kırılma noktasına gelen Gurney, şimdiye kadarki en korkunç düşmanı ile kendini ölümcül bir oyunun içinde bulur.
Süperpoze, Bir Kuantum Romanı (bir kuantum polisiyesi) - David Walton
Bu kitap diğer suç romanları gibi değil, haliyle konu temel olarak kuantum mekaniği-fiziği olunca olaylar tamamen öngörülemez bir şekilde gelişiyor. Kitabı anlayabilmek için kuantum konusuna az biraz aşina olmak gerekiyor, en azından mantığını anlamak lazım. Yazar da bunu anlatmaya çalışmış ama şahsen anlamakta zorlandım, daha önce duymadığım pek çok terimle karşılaştım, bazı yerleri iki kere okudum. (Michael Crichton'ın Zaman Tüneli isimli kitabında bu konu şekillerle desteklenerek basit bir şekilde izah edilmiş ve anlamakta hiç zorlanmamıştım) Kitapta bazı yerler bana çelişkili gelse de konu kuantum olunca fazla takılmadım. Karakterlerin tepkileri çok soğukkanlı olmuş. Normalde şok geçirmeleri lazımdı. Bilim kurgu ve polisiye-gerilim içerikli romanlarını sevenler beğenecektir.
Benim yorumumun özeti; Anladığım yerleri çok iyiydi, eminim ki anlamadığım yerleri daha iyidir.
Bu yorum için çok teşekkür ederim @muhibey, kitabı almıştım ve okuma sırasına eklemiştim, ama yorumunuzdan sonra, öncelikle kuantum fiziği hakkında biraz araştırma yapmam gerektiğini anladım. Zira bu konu hakkında en ufak bilgim yok.
Bu konuya ilave olarak , kuantum fiziği hakkında bilgi edinebileceğim , dili basit ( fizikten anlamayan biri için ) kolay anlaşılabilecek , bir kitap tavsiye edebilecek arkadaşlar var mıdır ?
Zamanın muhafızı
Süleyman Barış Kartal
Dr.arkadaşım olur kendisi
@omerakd
@muhibey'e aynen katılıyorum.Kitabın ilk 70 sayfasını okuyup hiçbir şey anlamadan bırakmıştım.Bence de kuantum konusunu az da olsa bilmek gerekiyor, yoksa benim gibi 'ne anlatıyor' diye kitaba boş boş bakakalırsınız.
Philip Kerr-Sessiz Alev
Her ayın 25'nde Polisiye Kulübü olarak, Philip Kerr'in yazmış olduğu dedektif Günther serisinden bir kitabını birkaç arkadaşla birlikte okuyup instigram hesabımızda yorumluyoruz.
Bu ay "Sessiz Alev" okuduk.(@nuraytakaz)
Şüphesiz Phılıp Kerr, akıcı anlatıma sahip soluksuz okunan bir yazar.Dedektif Günther serisinden "Sessiz Alev", bir önceki kitaplarından çok daha iyiydi..
Karakterlerin fazla olması nedeniyle okuma hızımı az da olsa sekteye uğratsa da,kurgu olarak ilgi çekici ve dedektif Günther'i yeniden okumak keyifliydi..
Riga'nın Köpekleri Henning Mankell
Henning Mankell'in yazmış olduğu Wallender serisinin ikinci kitabı "Riga'nın Köpekleri"..
Letonya'da işlenen cinayetin İsveç'e kadar uzanmasını ve dedektifimizin bir yandan cinayetleri çözmeye çalışırken, bir yandan da olayların siyasi meseleler üzerine yoğunlaşmasını okuyoruz.
Yazarın bir önceki kitabından daha sakin ilerlesede "ne ara bu kadar okudum" dedirten, okunması son derece keyifli bir kitaptı..
Kimyager- Stephenıe Meyer
Kitap 588 sayfa,177.sayfada okumayı bıraktım...
Benden mi kaynaklı,yazardan mı yoksa çeviride mi bir sorun var tam emin değilim ama konuya bir türlü adapte olamadım.
Okumaya ara verdim ve hakkında yapılan yorumları takip edeceğim.Eğer sevilirse tekrar baştan alıp okumayı düşünüyorum..
Canavarın Çağrısı - Patrick Ness
Kaçınılmaz olanla yüzleşmesi gereken bir çocuğun bazen ürkütücü, çoğu zaman hüzün verici hikayesi. Kendinizi bağışlamak, sevdiğiniz birini kaybetme korkusu ve öfkenizin çevrenizdekilere nasıl zarar verebileceği, kısacası insan doğası hakkında çok etkileyici, sağlam bir roman. Her yaştan okuyucuya hitap edebilen bir kitap.
Filmi de var ama öncelik her daim kitapta olmalı.
(Yazarın bu ve diğer kitaplarının puanı oldukça yüksek.)
Doruk Ateş-Ölü Doğanlar
Kitapta o kadar çok bilgi var ki Ankara hakkında..
Cümle arasında konuşurken 'la' kullanılması, Altındağ'da bulunan çinçin mahallesi, üçüncü bir şahıstan bahsedilince "bebe" diye söz etmek,Cebeci Asri Mezarlığı, "Angaralıyım" demek..
Kesinlikle okuyucuyu sıkmayacak bir biçimde,akıcı bir dille yazılmış..
Hatta bazı satırları okurken gözlerimden yaş gelecek kadar esprili..
Kendine özgü hikayesi,mizahi anlatımı ve ayakları sağlam basan karakteriyle soluksuz okunan son derece keyifli bir kitaptı..
Katia Lief-Domino Cinayetleri
Yarım bıraktıklarım hariç bu yıl okuduğum en kötü kitaptı..
Sıkıcı,basit ve sıradan..
Yarım bırakmamak adına kendimi zorlayarak bitirdim..
Adeta detaylar arasında boğulduğumu hissettim.
Puanım 2/10
Kaos Yürüyüşü serisi (3 kitap) - Patrick Ness
1-Umut Bıçağı
2-Sorgu ve Yanıt
3-İnsan Denen Canavar
Bugüne kadar çeşitli türlerde genelde kaliteli olarak bilinen pek çok kitap okudum. Fakat bu üçleme bambaşka bir seri. Maalesef yayınevi tarafından yeterli reklamı yapılamadığından fazla tanınmıyor. Bu kitaplar Doğan, İthaki, Altın veya Pegasus gibi yayınevi tarafından basılsaydı satış rakamları çok çok farklı olurdu.
Hiçbir şeyin gizli kalmadığı bir dünyayı anlatan bu hikaye öyle farklı bir şekilde yazılmış ki kendinizi kitabın içinde hissediyorsunuz. Todd ve Viola’nın inanılmaz yolculuklarında onlara eşlik eden Köpek Manchee, At (beygir) Angharrad, Wilf ve diğer unutulmaz karakterler. Doğruluk, masumiyet, olgunluk, sadakat, umutsuzluk ve fedakarlıkla ilgili, yaşı kaç olursa olsun herkesin zevkle okuyabileceği olağanüstü bir hikaye, eşsiz bir macera.
Bu seriye bir şans verin. Pişman olmazsınız.
Puanım: 5/5
Kaos Yürüyüşü serisi gerçekten benzersiz bir seri :)
Unutamayan Adam - David Baldacci
Uzun süredir merak ettiğim bir kitaptı, nihayet okuyabildim. Konusu kısaca şöyle: Dedektif Amos Decker gençken geçirdiği kazadan sonra hiç bir şeyi unutamamaktadır. Her gördüğünü ve işittiğini an be an hatırlamaktadır. Eşi, çocuğu ve de bacanağı öldürülen Decker yıkılır, polislikten ayrılır ve en nihayetinde dibe vurur. Sonraları biraz toparlar kendini, ufaktan özel dedektiflik yapmaya başlar. Derken birgün eski ortağından bir telefon gelir ve...
Bilgisayar gibi bir hafızaya sahip bir dedektif, yazarı da Baldacci olunca yüksek beklentiyle okudum ama beklentimi karşılamadı. Bir kere yan karakterler sanki konu mankeni gibi olmuş, FBI ise nal toplar durumda. Decker'in iç dünyasında ki fırtınaların, hatta esen yellerin anlatıldığı yerlerde epey sıkıldım. Hele Decker'in ailesinin neden öldürüldüğü konusu ise hiç tatmin edici değil. Konu itibariyle harika olan kitap anlatım ve kurgusal yönden bana zayıf geldi. Sonuç olarak yüksek beklentiye girilmeden okunabilecek bir kitap.
Köpekbalıklarının Dengesi
Caterina Bonvicini
Çevirmen: Leyla Tonguç Basmacı
--
"Beni ağırlamak zahmetine bile katlanmıyordu. Kendi şarap bardağını doldurup duvara bakıyordu. Ama uzun sessizlikleri kaldıracak samimiyetimiz yoktu henüz." (s. 31)
Çoğumuzun yaşadığı anların böylesine etkileyici tanımlanması beni şaşırtıyor. Bunları yazanlara karşı büyük bir hayranlık besliyorum. Caterina Bonvicini de böyle bir yazar. "Köpekbalıklarının Dengesi" bu tür hassas ve şaşırtıcı bakışlarla dolu. Sıradan bir sahne okurken birden gözleriniz iri iri açılıyor, kitabı kapatıp düşünmeye başlıyorsunuz. Bu ürkütücü. Bonvicini gibi yazarların ruhumuzda olanları fark edip bu denli etkileyici tarif etmesi beni ürkütüyor. Bir falcı gibi.
"Birbirimize baktık. Ama nefretle bakamıyorduk. Bunu bile yapamıyorduk. Aramızda bir çeşit şefkat vardı. İnsan ilişkileri mükemmel olmaktan o kadar uzak ki. Ne iyilikle ne de kötülükle kesinliğe ulaşamaz." (s. 97)
Yaşamakla sıkıntısı olan karakterlerle dolu bu kitap. Belki sadece Sofia'nın babası Nando memnun hayatından. Köpekbalıklarını inceleyen bir bilim insanı. Sırf bilimsel bir bağ değil aslında. Onları seviyor, onlara hayran, onlara saygı duyuyor. Dengeliler çünkü. Sürekli hareket halindeler. Yaşamaya devam ediyorlar. Durmak, dengenin bozulması demek; ardından ölüyorlar. Nando da devam ediyor. Sürekli inceliyor, araştırıyor, geziyor. Köpekbalıklarından devşirdiği bir dengeyle akıl sağlığını koruyor.
Sofia ise çocukluğundan beri dengesiz insanlarla yaşamış. Şimdiye kadar dengeli kalabilmesi bile mucize. Annesi, yoğun depresyon sonucu intihar etmiş. Başta farkedilmese de eşi depresyon hastası, evlilik yılları cehenneme dönüşüyor, ayrılıyorlar. Sevgilileri depresyondan muzdarip, terapi görüyorlar. Bunca insanın dayanağı olmak zor iş ama Sofia elinden geleni yapıyor.
Sofia çok etkileyici bir roman kişisi ama diğer karakterler de gerçekçi ve derin. Sırf mektuplarından tanıyabildiğimiz anne, sürekli köpekbalıklarından bahsetse de bu yolla kendine dair bir çok şeyi ortaya koyan baba, her biri Sofia'nın başka bir yanını açığa çıkaran sevgililer... Kişiler, yaşananlar, sözcükler. Romanda hiçbir şey fazlalık değil, öyle güzel bir uyumla işliyor ki her şey.
Ve çeviri. Su gibi. İtalyanca bilmiyorum ama beğendiğim kısımları İtalyanca metinde bulup bir çeviri programı ile İngilizceye çevirdim. Sadık bir çeviri olduğunu düşünüyorum. Zor bir metin değil belki ama zaten mühim olan çevirmenin sözcük seçimleri ve cümleyi oluşturma tercihleri ile metni akıcı hale getirip kaynak dildeki etkiyi korumasıdır. Bu bakımdan "Leyla Tonguç Basmacı"yı tebrik etmek gerek, ellleri ve zihni dert bulmasın. Sayesinde, Türkçe yazılmış bir metin okur gibi okudum bu güzel kitabı.
Her iyi kitabın yapacağı gibi bu kitap da size farklı bir bakış verecek. Lütfen okuyun.